Fransa’yı Hissetmek İsteyenler İçin 14 Film
1.Aşk, tutku ve ideolojilerin birlikteliği: The Dreamers (Düşler, Tutkular ve Suçlar)

Mevzuya biraz ağır bir filmle girdik belki ancak bu film sarıp sarmalayıp kenarda sakladıklarımızdan biri. Bernardo Bertolucci’nin nefis eseri 1968 Paris’inde geçiyor. Müzikleriyle de dikkat çeken filmde dönemin ruhuna bağlı ve tutkulu gençlerle karşılaşıyoruz.Isabelle ve Theo kardeşler, ailelerinin tatile çıkması sebebiyle evde yalnız kalırlar, tam bu döneme denk gelir Matthew ile tanışmaları. Sinemaya olan ilgileri üçlünün en büyük ortak özelliğidir. Aralarındaki sohbetler, cinsellik ve dönemin devrim sesleri filmin temel yapıtaşlarını oluşturuyor. İzlerken filmin sanatsallığı ve estetiğinin yanı sıra Eva Green’in oyunculuğuna ve güzelliğine bir daha hayran kalacaksınız. He tabii diğer iki başrol de; Michael Pitt ve Louis Garrel. Bazı şeyleri sorgulamak için oldukça uygun bir film.
2.Farklı hayatlar, farklı hikâyeler: Paris, Je T’Aime (Paris, Seni Seviyorum)

“Ben uzun bir filme odaklanmak yerine kısa kısa hikâyeler izlemeyi tercih ediyorum” diyorsanız Paris, Je T’Aime tam da size göre bir film. 18 aşk hikâyesinin yer aldığı Paris Je T’Aime, her bir öyküsüyle sizi koltuğa sabitlemeyi başarıyor. Filmin çekim aşaması dört yılı aşkın bir süreyi alırken yönetmen koltuğunu da 22 isim paylaşıyor. Film; aşk, Paris, etkileyici ve farklı hikâyeler ile dolu bir serüven vaat ediyor.
3.Tesadüflerin filmi: Before Sunset (Gün Batmadan)

Romantik serinin ikinci bölümü olan Before Sunset; Budapeşte’den Viyana’ya doğru yola çıkan bir trende karşılaşan Jesse ve Celine’nin aralarında başlayan ilginç ilişkinin devamı niteliğinde. Amerikalı yazar Jesse ve romantik Fransız Celine daha ilk karşılaşmada yıllardır aradıkları eşlerini bulduklarını hissedip derin konuşmalara dalarlar. Bir sonraki gün tekrar buluşacaklarını umut ettiğimiz çift, tam dokuz yıl sonra tekrar bir araya gelir. Filmlerdeki uzun diyaloglar sizi sıkmak yerine filme kilitliyorsa, Before Sunset tam size göre bir seçim. Richard Linklater’ın yönettiği, başrollerini Ethan Hawke ve Julie Delpy’nin paylaştığı film tam anlamıyla bir fenomen haline gelmiş durumda. Önümüzde farklı bir aşk hikâyesi, fonda bu hikâyeye en uygun şehir Paris…
4.Tamam mı, devam mı?: Three Colors: Blue (Üç Renk: Mavi)

Krzysztof Kieślowski’nin efsane üçlüsünü (Blue, White, Red / Mavi, Beyaz, Kırmızı) bilmeyen yoktur. Hatırlayacağınız üzere serinin Mavi’si Paris sokaklarında geçiyordu. Üçlemenin ilk filminde, bir kazada kocasını ve kızını kaybeden kahramanımız Julie’nin (Juliette Binoche) dramatik direnişine tanık olduk.Karşısına pes etmek ya da yaşama tutunmak seçenekleri çıkan Julie, yaşama tutunmayı tercih ediyor. Julie’nin bu seçimi uğruna mücadelesi, seçiminin getirileri ve başına gelenler ekseninde gelişen Mavi, sakin bir akşamda izlemelik.
5.Fransızlar daima saşırtır: 2 Days in Paris (Paris’te 2 Gün)

New York’ta yaşayan çiftimiz Marion ve Jack İtalya seyahatine çıkarlar, dönüşte ise iki günlüğüne Marion’un büyüdüğü şehir olan Paris’e uğrarlar. Ama Marion’un ailesiyle ve eski arkadaşlarıyla geçirilen iki günün hayatlarında bu denli çalkantılara sebep olacağını tabii ki bilemezler. Tam bir Fransız olan Mairon’un umursamaz tavırları, şehrin her köşesinde karşılarına çıkan eski sevgilileri ve ailesinin patavatsızlıkları iki yıldır birlikte olan çiftin, bilmedikleri yüzleriyle karşılaşmalarına sebep olur.Adam Goldberg ve Julie Delpy’nin başrollerini paylaştığı film, Julie Delpy yönetmenliğinde karşımıza çıkıyor. Eğlenceli bir film mi istiyorsunuz, Paris’te 2 Gün doğru seçim.
6.Bir Paris kaçamağı: Le Week-End

7.Masalsı bir senaryo: Midnight in Paris (Paris’te Geceyarısı)

Woody Allen yönetmenliğindeki filmin başrollerinde Owen Wilson ve Rachel McAdams’ı görüyoruz. Siz de geçmiş dönemleri, günümüze yeğliyorsanız bu filmin içinde kaybolup gitmeniz muhtemel. “Ah keşke şimdi o zamanlarda olsaydım…” dediğinizi duyar gibiyiz.
8.Asla yemem demeyin: Ratatouille (Ratatuy)

Klasik Paris filmleri listelerinin çizgisinden biraz çıkıp, derlememize bir de animasyon ekliyoruz. Remy aşçı olma hayaliyle yanıp tutuşan şişman bir faredir. Hayalleri uğruna Paris’e gitme kararı alır ve kader bu ya şehrin en iyi restoranının kanalizasyonuna denk gelir. Bu şansı da kullanarak, farelerden iğrenen insanlara hünerlerini sergilemek için zorlu bir mücadeleye girer.Brad Bird ile Jan Pinkava’nın yönetmen ve senaristliğini üstlendiği film, Akademi Ödülleri’nde “En İyi Animasyon Film” ödülüne layık görüldü. Biraz kafanızı dağıtmak isterseniz, Ratatoulille birebir.
9.Giyinmek bir sanattır: Coco Before Chanel (Coco Chanel’den Önce)

Filmde Coco Chanel ismiyle tanıdığımız, asıl adıyla Gabriella Chanel’in sektördeki yükselişi, hatta kendi sektörünü yaratışı ve cesur görüşlerine tanık oluyoruz. Chanel’in yetimhanede başlayan zorlu hayatına, kabare şarkıcılığı ve sonrasında da dünyanın en önemli modacılarından biri olma yolunda emin adımlarla ilerlemesi filmi izleyen herkeste büyük hayranlık uyandırıyor. Audrey Tautou’nun muhteşem oyunculuğu “Bu rolü ondan başka kimse oynayamazdı” dedirtiyor. Biyografi filmi sevenler, Coco Before Chanel’i bir an önce film listenize ekleyin diyoruz. Tam bir başarı hikâyesi diyebileceğimiz film, moda sevdalılarını ayrıca cezbedecek.
10.Farklı dünyaların aşkı: Angel-A

Not: Siyah-beyaz çekilen film sizi ayrı bir boyuta taşıyor.
11.Hüzünlü bir başarı hikâyesi: La Vie En Rose (Kaldırım Serçesi)

Olivier Dahan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu filmde Kaldırım Serçesi’ni unutulmaz performansıyla Marion Cotillard canlandırıyor. Sevinç, üzüntü, umutsuzluk ve şaşkınlık gibi birçok duyguyu bir arada yaşamak istiyorsanız bu filmi mutlaka izlemelisiniz.
12.Tutkular dizginlenebilir mi?: Last Tango in Paris (Paris’te Son Tango)

Bernardo Bertolucci’nin unutulmaz eserlerinden Last Tango in Paris, sizi tutkulu bir aşk hikâyesine sürüklüyor. Filmin başrollerini Marlon Brando ve Maria Schneider paylaşıyor.
13.Önyargılar kırılabilir: Paris – Manhattan

14.Aşkın yaşı olmadığının kanıtı: Cheri (Aşkım)

Tutku, ihtiras ve aşk üçgeninde ilerleyen Cheri, müzikleriyle de sizi ekrana kilitleyecek harika bir dönem filmi. Paris, farklı ve renkli bir aşka tanıklık ediyor bu defa.